Yayınlanma:08 Ağustos 2021 23:43 Güncelleme:08 Ağustos 2021 23:43
Demokratik ülkelerde muhalefet vardır, halk vardır, seçmek vardır, istifa vardır! Ve daha fazlası…
Dur diyemediğimiz bir ülkede yaşamanın verdiği acıyı şöyle bir kenara iterek başlamak istiyorum sözlerime, kaldı ki ötesini yapmak çok zor. Özgür ifadenin halk elinden alınması üzerinden süresini unuttuğum kadar zaman geçti. Fakat tüm bunlara rağmen içimizde bir umut vardı söndüremedik. Ne yazık ki çember gitgide daraldı ve neticede halk konuşamaz hale geldi. Konuşanlara, fetöcü, terörist, cani, adaleti engelleyen gözüyle bakıldı ‘’susturanlar ilah sayılırken.’’ Peki, bu yaşananlardan sonra hala susacak mısınız? Dilerim ki susmazsınız!
Bu ülkenin yönetimi neden bu kadar aciz bir duruma düştü bilemiyorum ama bu hale gelmesinde bir çok kişilerin payı olduğu halihazırda ortada. Buna zemin hazırlandı ve tüm olması gerekenler hukuki olarak buraya oturtuldu. Gözünü kapatamayanlar kör bırakıldı, itiraz edenlerin dilleri kesildi geri kalan orta sınıf mecburi ekmek kaygısına susmak zorunda kaldı. Bir akşam işimizden çıkarken başımıza gelecekleri ya da ailemizle akşam yemeği yerken evimizin basılmasını maalesef sursak önlemeye çalıştık çoğumuz.
Aylin Balboa’nın edebi bir yazısında geçen cümleyi paylaşmak istiyorum sizlerle okuduğumda beni çok düşündüren ‘’ Kuyuya sarkan bir ip varsa ya düğümler kendini asarsın ya da tırmanıp yukarıya çıkarsın.’’ Bu halk bunu yapmak zorunda, bu halk bu ikilemi en selim şekilde değerlendirip doğruya karar verip o kuyudan çıkmak zorunda. Susmanın zamanı geçti demekten, tüm bu can kayıplarına başsağlığı dileyerek, özgür basını kısıtlayarak, sel felaketlerine doğal afettir olur diyerek, yangın yerlerini kaderine terk ederek, vatanı katledenlere susup hakkı ortaya çıkaranlara ket vurarak kendi sabit düşüncelerini dikte edenlere dur demek zamanı. Biz dur demedikçe bitmeyecek ve dahası gelecek. Kendi canlarını kurtarıp, halka sırıtarak sırtlarını sıvazlayanların zamanı geçmeli. Görmeyen gözleriniz artık görmeli ki yarınlar tükenmesin. Güzel günler görmeliyiz hikayeler dinlemek yetmiş olmalı bu ülkeye. Ve sorulmalı vermekle mükellef olduğunuz adalet nerede?
‘’Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun. ‘’
Mustafa Kemal Atatürk