Yayınlanma:18 Ekim 2020 14:46 Güncelleme:18 Ekim 2020 14:46
Düzensizce ve sorumsuzca akıttığımız o çeşme artık toprağın daha da altına ulaşamıyor, kirlettiğimiz tüm kaynaklar zaman içinde öçlerini almaya hazırlanıyor sizlere bağıramadıkları için farkında değilsiniz!
Birçoğumuz yaşamın düzenli sandığımız akışında yitip giden değerlerin farkında değiliz. Kimi iş telaşından ailesine, dostuna; kimi kendine ve büyük bir çoğunlukta bölünmüş hayatlarımız içinde asla farkına varmadan bize sonsuz gelen doğal kaynaklarımıza karşı bir unutkanlık. Bir sabah uyandığımızda suyun akmadığını, oksijen satın almak zorunda kaldığınızı, buzdolabının soğutmadığını fark ettiğinizi düşünün? Hayır, bu sefer bir trafo arızası ya da yüklenici çalışması kesintisi değil. Kirlettiğimiz ve bozduğumuz dengenin dönüşü. Bu sefer tükendi!
Düzensizce ve sorumsuzca akıttığımız o çeşme artık toprağın daha da altına ulaşamıyor, kirlettiğimiz tüm kaynaklar zaman içinde öçlerini almaya hazırlanıyor sizlere bağıramadıkları için farkında değilsiniz.
Tüm bunlar bir yanda dururken dünyayı sarsan virüs tehlikesi ile mücadele etmemiz gerekiyor. Üstelik bunun bir çözümü temiz olmak ‘’ki temizlik halihazırda yapmamız gereken bir durumken’’ daha da temiz olmak. Örneğin 20 saniye boyunca ellerimizi yıkamak. 20 saniye boyunca! Birçoğumuz önce ellerimizle bozduğumuz düzeni ellerimizle yıkmaya devam ettiğimizin farkında mıyız acaba? Sanmam. 20 saniyede bir musluktan akan en az miktar 2 litre. Ve bu 2 litre su dönüşümde geri kalmış sistemlerle dönüştürme sağlayan ülkeler için kısacası kaynaklarımız için israf ve son demek.
Bazı belediyelerin açıklamalarına göre Mart ayında su tüketim miktarlarında ciddi bir artış olmuş ve atık su miktarı fazlalık göstermiş, belediyeler vatandaşları uyarmışlardı ’kendi imkanları dahilinde’. Örnek verecek olursak İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü’nün kente verdiği su miktarı Mart ayının ilk haftasından bu yana günlük ortalama 30 bin metreküp (m³) civarında arttı. Bu aynı zamanda atık suyun artması demek ve bizler buna kulak vermeliyiz. Sanıyorum ki elimizi yıkadığımız suyu sifona aktaracak onu tuvalette kullanır hale getirecek ya da çiçeklerimizi sulayacak başka bölmeye aktaracak bir sistem çoğumuzun evlerinde mevcut değil. Keşke olsa!
Ellerimizi yıkamayalım temiz olmayalım demiyorum. Elbette bunu yapmalıyız ama doğru yöntem ve doğru teknikle. Suyun sürekli açık kalması daha çok temizlendiğimiz anlamına gelmez. Evlerimizde ailemizin, ilkokulda öğretmenlerimizin öğrettiği bilgileri çabuk silmiş olsak ki bunu uygulamayan yüzlerce insan var. Basit ama etkili bir yöntem; ellerimizi ıslatıp sabun ile işlemi sürdürmek ardından çeşmeyi açmış olmak ise bize bir gelecek kazandırır.
Unutmayın küçük bir adım büyük işleri başarmaya niyetlenmek demektir. Tüm bunları geleceğimizi düşünerek, geleceği bir başka kuşağa devretmek üzere olduğumuzu bilerek yapalım. Sizin refah içinde yaşıyor olmanız ardınızda kalanları düşünmeyeceğiniz anlamına gelmemeli.