Yayınlanma:09 Haziran 2020 19:33 Güncelleme:09 Haziran 2020 21:04
ÖNSÖZ
Tarih boyunca kadın ve erkeğin konumu bazen eşit olmuş, bazense erkek egemen yapı ağır basmış ve kadının hor görüldüğü zamanlar olmuştur. Kadının bu konumunun yeri toplumdan topluma veya zamana göre değişmiştir. Bu çalışmamda ilk büyük Türk devletlerinden Göktürk Devleti’nin kadına olan bakış açısından bahsedeceğim.
GÖKTÜRKLER DÖNEMİNDE KADIN
O dönemde kadın, başka toplumlarda çok hor görülebiliyordu. Örneğin bir adet olarak kız çocukları diri diri toprağa gömülür, kadınlar adet dönemindeyken kocalarıyla aynı yatağa giremez, kadın İncil’e dokunamazdı. Farklı toplumlara ait verdiğim örneklerden yola çıkacak olursak; kadın hor görülür ve aşağılanırdı. Ancak Türk toplumlarında ise o dönem için böyle bir şey söz konusu değildi. Çadıra giren oğul, babasından önce annesine saygı gösterirdi. Kadın ve erkek eski Türk toplumlarında eşit bir konuma sahiplerdi. Hatta Türk mitolojisinde bile kadının ne kadar önemsendiğini “kadın kâinatın yaratılışında kilit noktadır” düşüncesinden anlayabiliriz. Ziya Gökalp ise bu konuyla ilgili şunu demiştir:
“Eski kavimler arasında hiçbir kavim, Türkler kadar kadın cinsiyetine hak vermemişler ve saygı göstermemişler.” (GÖKALP:1970,35)
Göktürkler döneminde de kadın bağımsız bir bireydir. Erkek ve kadın eşit tutulmuştur. Kağanın karısı Hatun kişisi devlet işlerinde dahi kocasıyla aynı haklara sahipti. İmza işlerinde Kağan’ın imza attığı gibi Hatun’dan da imza alınırdı. Hatun’un yetkisinin Kağan’ın yetkisi önüne geçtiğini de birçok örnekte görürüz. Hatta Çinli bir şairin bile Göktürk kadınına şiir yazdığı belgeler arasında vardır. Ayrıca “Hatun” ismi de ilk defa Göktürkler zamanında kayda geçmiş olup, “devlet yönetiminde hak sahibi kadın” anlamına gelmektedir. (Bazı Tarihçilere göre “Hatun” ismi Hunlar devrinden beri kullanılmaktadır.”
Göktürklerde kadının evlendiği kişi kadının konumuyla aynı konumda olmalıydı. Evlenmeden öncesinde kılıcıyla karşısına geçtiği müstakbel eşine yenildiği takdirde evliliklerine müsaade edilirdi. Buradan da Göktürk kadınının silah kullanma becerisi olduğunu görüyoruz.
Türklüğümüze ışık tutan, bize yol gösterici olan Orhun Âbideleri’nde de kadının övüldüğü, üstün tutulduğu satırlara şahit oluyoruz. Âbidelerde Hatun ve Kağan isimleri birlikte geçmektedir.
“Türk budunug atı küsi yok bolmazun tiyin kangım kaganıg ögüm katunug kötürmiş tengri il birigme” (Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükselten tanrı… Bilge Kağan Âbidesi, Doğu cephesi)
“Tengri Türk budun atı küsi yok bolmazun (tiyin özümün ol tengri kağan olurtdı erinç.” (Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükseltmiş olan Tanrı, il veren tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, kendimi o tanrı kağan oturttu tabii. Kül Tigin Âbidesi, Doğu cephesi)
“Kangım kağan uçdukda inim Kül Tigin yiti yaşda katlı… Umay teg ögüm katun kutınga inim Kül Tigin er at buldı.”. (Ergin, 1975: 72) (Babam kağan uçtuğunda küçük kardeşim Kül Tigin yedi yaşında kaldı… Umay gibi annem hatunun devletine Kül Tigin er adını aldı. Kül Tigin Âbidesi, Doğu cephesi) Kağan uçmağa varmıştır, devlet hatunundur.
Bilge Kağan Abidesi ve Kül Tigin Âbidesi’nden verdiğim örneklerle de o dönem için kadının konumunun önemini ve devlet yönetimindeki yerini anlayabiliriz.
Yine Orhun Âbideleri’ne bakarak Hatun’un cenaze töreni hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Genellikle sadece hükümdarlar için yas töreni yapıldığı sanılsa da Tonyukuk Âbidesi’nde Bilge Kağan’ın, kardeşi Kül Tigin’in vefatı üzerine yazdığı kısımda şu satırlar Hatun için de yas tutulduğunu kanıtlar:
“Ol sabıg eşidip kağanım ben ebgerü tüşeyin tidi. Katun yok bolmuş erti. Anı yoglatayın tidi.” (Ergin, 1975: 95) (O sözü işitip, kağanım, ben eve ineyim dedi. Hatun yok olmuştu. Ona yas töreni yaptırayım, dedi. Tonyukuk Âbidesi, Kuzey cephesi)
SONUÇ
İslam öncesi Türk devletlerinde kadının konumunu incelediğimizde görüyoruz ki o döneme ait diğer toplumların aksine kadın el üstünde tutulmuştur. Göktürkler dönemine baktığımızda da kadının aile içinde de siyaset konusunda da toplum içinde de söz hakkı olduğunu, hatunların bazen hükümdarın kararlarını yönettiklerini de görüyoruz. Haklara baktığımızda, o dönemin kadınları bugünkü medeni hukuk konusunda da kamu hukuku konusunda da birçok hakka sahiplerdi. Yüce Türk kadınının geçmişteki konumunu asla unutmayıp benliğimizi es geçmememiz gerektiğine dikkat çekmek isterim.
KAYNAKÇA
IŞIK, H. (2007), İlk Türk Devletlerinde Yönetimde Kadının Konumu Üzerine, Araştırma ve Deneyim Dergisi, 2, 125-134
PEKER, R. (2017), Türk Devlet Geleneğinde Kadının Konumu, Bilge ve Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 1(2), 157-164
AÇIL, O., İlk Türk Devletlerinde Kadın Algısı ve Kadın Hakları, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 3, 63-72
TELLİOĞLU, İ. (2016), İslam Öncesi Türk Toplumunda Kadının Konumu Üzerine, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 55, 209-224
KÖKSEL, B. (2011), Orhon Yazıtları’nda Kadın, e-Journal of New World Sciences Academy, 2, 331-341