Yayınlanma:16 Eylül 2020 19:50 Güncelleme:16 Eylül 2020 19:50
Kamu personeli seçme sınavı (KPSS) Ölçme, Seçme, Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılmaktadır. Kamu kurumlarına atanacak personelleri seçmek için gerçekleştirilir. İlk olarak 1999’da başlayan sınavın adı 1999-2000 yılları arasında Devlet Memurluğu Sınavı(DMS), 2001’de Merkezi Eleme Sınavı, 2002’den beri KPSS adıyla gerçekleşmektedir. KPSS A grubu kadrolar ve B grubu kadrolardan oluşur.
A grubu kadrolar başbakanlık, bakanlık ve bunların müsteşarlık, başkanlık ve bağımsız genel müdürlük düzeyindeki bağlı ve ilgili kuruluşları ile bağlı ortaklıklarındaki özel yarışma sınavına dahil tutulmak şartıyla girilen ve belirli bir yetişme programı sonrası yeterlilik sınavına tabii tutulan mesleklere ilişkin kadro ve görevler ile il özel idareleri ve belediyeleri teftiş kurumlarına atanacakları kapsar.
B grubu kadroları genel ve özel bütçeli kurumlarla bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar kanunlar ile kurulan fonlar ve kefalet sandıkları, il özel idareleri ve belediyeler ve bunların kurdukları birlikler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar ve diğer kamu kurumları ile kuruluşlarda az önceki meslekler dışında ilk defa kamu hizmeti ve görevlerine atanacakları kapsar.
Sınavın sınırlılıklarına baktığımızda şöyle bir şey var; mesela lisans sınavına giren önlisans veya ortaöğretim sınavına giremez yalnızca birine girebilir. Adaylar istedikleri kadar girebilirler öğrenciyken de sınava girmek mümkündür ancak MEB öğretmen atamalarında mezuniyetten önceki sonuçlar kabul edilmemektedir. Sınavda 124 çeşit puan hesaplanır en yüksek puan 100’dür. Her puan türüne göre sınavdaki testlerin ağırlıkları değişir.
KPSS’nin nasıl bir sınav olduğunu kısaca bahsettim ama bu sınava çalışma koşulları öğrencilerin, adayların sınavı hazırlanma aşaması kişilerdeki sınava girme mecburiyeti hiç de basite alınacak durumlar değildir.
Öğrenciler daha mezun olmadan önce sınava çalışmaya başlarlar bu çalışma sürecinde toplumsal sorunlar, insan ilişkileri, serbest zaman, temel ihtiyaçlar, gelecek kaygısı, felsefi sorunlar, kişisel sorunlar ve psikotik sorunlar yaşamaktadır ama tüm bu sorunların en başında hatta bu sınava girme isteğinde ekonomik sorunlar yer almaktadır.
Öğrencilerin mezun olduktan sonra özel sektörde veya yüksek lisans, doktora gibi seçenekleri olduğu gibi son dönemlerde özel sektörde de iş bulunamaması veya kötü şartlarından dolayı tercih edilmemesi, yüksek lisans bitirenlerin de atama sorunuyla uğraşması gibi sebeplerle öğrenciler KPSS’ye yönelmektedir. Yalnız KPSS’de yeterli istihdam olmadığı için insanlar atanamıyor yıllarca sınava giriyor bu süreçte geçim sıkıntısı, işsizlik, psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor.
Her geçen yıl artan mezun sayısıyla beraber zaten yıllardır çalışmaktan yorulmuş kişi başarılı olamıyor stres, kaygı başlıyor bunun sonucunda yaşam kalitesi düşüyor. Tüm bunların sonucunda atanamamış geçim sıkıntısı derdinde bir topluluk ortaya çıkıyor.
Bu topluluğun artışının önüne geçilmesi için istihdamı az olan bölümlerden olabildiğinde az mezun olması bu da bölümün üniversiteye giriş kontenjanını azaltmakla mümkün,bir başka seçenek olarak emeklilik yaşının biraz daha erkene alınıp boşalan yerlere yeni mezunları veya sırada bekleyenleri atamak veyahut her meslek grubu için bir kişinin ilgilendiği iş miktarı, kişi sayısı vb. azaltılıp iş miktarı çok kişiye dağıtılır.
Mesela 40 saat çalışan biri 20 saat çalışır geriye kalan işi diğer kişi tamamlar bu şekilde işten alınan verim artar ve işsiz bekleyen topluluğun artışı engellenmiş olur. Bir başka örnek verecek olursak mesela bir öğretmenin ilgilendiği öğrenci sayısı azaltılıp sınıf sayısı artırılabilir bu şekilde öğretmen ders anlatırken daha az yorulmuş olacak aktarmak istediklerini daha kolay aktaracak öğrenciler de dersten daha çok yararlanmış olacaklardır veya bir fizik tedavi ünitesinde bir fizyoterapistin sorumluluğundaki hasta sayısı azaltılıp bir yerine on fizyoterapist görevlendirebilir ki günlük hasta sayısına bakıldığında ve her hastanın 45dk tedavi görmesi gerektiği düşünüldüğünde 10 fizyoterapistin bile asla yeterli olmadığı görülür.
Bu şekilde bir iş çok kişiye dağıtılınca bu işten yararlanan kişi sayısı artmış olacak daha verimli sonuçlar elde edilmiş, ulaşılmak istenen yere daha kolay ulaşılmış zamandan da tasarruf elde edilmiş olacaktır ve atanamamış kişi sayısı da azalmış olacaktır.
Bir toplumun refah düzeyi iş gücüyle orantılıdır bir toplumda işsiz genç sayısı fazlaysa doğal olarak işsizliğin getirdiği maddi manevi stresler de doğal olarak fazladır ve böyle bir toplum sağlıklı değildir. Sağlık kavramı sadece medical olarak düşünülmemelidir bir toplum bir bütün olarak biyolojik-psikolojik-sosyal olarak iyilik halindeyse sağlıktan söz edilebilir. Bir toplum eğer psikolojik, sosyolojik, ruhsal, zihinsel olarak olması gereken yerde değilse sağlıklı bir toplum değildir o toplumun ilerlemesi, yükselmesi de güç olacaktır.
İşte KPSS sınavı bir toplumu ilgilendiriyor, bir kişinin 16-17 yıl okuyup umut bağladığı, geleceği ilgilendiriyor. Bunun için gerekli tüm düzenlemeler yapılmalıdır.