PAÜ-İNANÇ-SEMPOZYUMU

Yayınlanma:10 Kasım 2022 21:13 Güncelleme:14 Kasım 2022 22:58

Bu üniversitede ulusal, uluslararası ne sempozyumlar, kongreler, çalıştaylar oldu ama böylesi hiç görülmedi.

İlahiyat Fakültesi ile İslami İlimler Enstitüsü iş birliğiyle 11-13 Kasım 2022 tarihleri arasında “Uluslararası 21. Yüzyılda Gençlik ve İnanç Eğilimleri Sempozyumu” düzenlenecek.

PAU INANC SEMPOZYUM1

Aman Allahım! Etkinliğin duyurusu ve etkinliğe katılımın yüksek olması için resmen seferberlik ilan edildi.

Akla gelebilecek tüm iletişim kanallarıyla öğrenci ve personeli ablukaya aldılar.

E-postalar, sosyal medya duyuruları, whatsapp gruplarından mesajlar, atılan SMS’ler, kampüste afişler, daha neler neler…’

Yetmedi!

Resmi yazışmayla bölümlerden, anabilim dallarından öğrenci görevlendirmeleri istendi. Tıp, mühendislik, öğretmenlik, iktisat, işletme, mimarlık fark etmez, yeter ki kalabalık olsun.

Öğrenci listeleri havada uçuştu.

Hatta öğrencilere yoklamaların sempozyumda yapılacağı söylendi.

Çalıştığı için, başka bir nedenle katılamayacak olan ya da bu uygulamadan rahatsız olan öğrencilerden sayısız şikayet aldık.

Yetmedi!

Pamukkale Üniversitesi personelinin mesaiye gelir gibi sempozyuma gelmesi, salon girişlerinde bulunan kart okuma makinelerine personel kartlarını okutmaları istendi.

İnanılmaz!

Yani personelin hepsi sempozyuma katılacak olsa, üniversite kapalı iyi mi?

Yetmedi!

Hizmette sınır yok, sabah sempozyumun yapılacağı yere otobüs kaldırılacak.

Öğrenci yoklamasını, personel mesaisini okulda verir

Öğrenciye, kamu çalışanına öyle kafanıza göre, oraya git, buraya gel yapamazsınız.

Öğrenci okumaya, personelde devleti için çalışmaya gelmiş.

Sizin dünya görüşünüze, keyfinize göre hareket edemez.

Öğrenci yoklamasını, personel mesaisini okulda verir.

Tüm üniversiteyi sempozyuma çağırmak, bunu zorunlu kılmak ne demek!

PAU INANC SEMPOZYUM2

“İnsan hakları ihlali olarak değerlendiriyoruz”

Pamukkale Üniversitesi Tıp Öğrencileri Birliği resmi instagram hesabından bir açıklama yaparak, konuyla ilgili tepkisini dile getirdi.

Getirdi getirmesine de…

Yoğun tepki ve baskı yiyince de aşağıda okuyacağınız ‘tepki bildirisini’ sayfalarından kaldırmak zorunda kaldılar…

İşte o bildiri…

“Pamukkale Tıp Öğrencileri Birliği olarak bizler, laik ve demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasasındaki temel ilkelere dayanarak ayrıca Tıp Fakültesi müfredatında yalnızca bilimsel bakış açısının yeri olduğunu göz önünde bulundurarak kişisel inanç ve görüşler üzerinde kurulan her türlü yaptırımı insan hakları ihlali olarak değerlendirmekteyiz.

Herhangi bir kurum veya kuruluş görev ve yetkileri dışında, statü kullanarak kitleleri inandıkları ve/veya inanamadıkları, kişisel beyana dayanan konularda kendilerini rahatsız hissedecekleri bir ortamda bulunmaya zorlayamaz.

Tıp Fakültesi öğrencileri olarak ülkemize ve çevremize daha verimli birer hekim olmak adına bilim ışığında yol almayı, Atatürk ilke ve inkılaplarından olan laikliğin eğitim hayatımızda da zaten uygulanması gerektiğini, müfredatımız dışındaki öğrenim ve söyleşilere katılım için özgür irademizle karar alabildiğimiz bir eğitim almamız gerektiğini savunuyoruz. Yolumuzu hep bilimin ışığı aydınlatsın. Pamukkale Tıp Öğrencileri Birliği.”

Bu bildirinin ardından, yaşatılan tuhaflıklarla ilgili fazla söze ne hacet?

6.5kTakipçi

4 YORUMLAR

  1. Tamamen spekülatif bir yazı. Yapılan sempozyum gençlerin ve toplumun inanç sorunlarını çeşitli yönlerden masaya yatıran bir içeriğe sahipti. Tamamen kişisel fikir özgürlüklere ve insan haklarına saygılı bir ortamda süren bir program oldu. Tıp fakültesinin bildirisi bilimi savunduğunu iddia ederken ilahiyat alanı altında din felsefesi, psikolojisi, sosyolojisi ve diğer İslami İlimlere bağlı disiplinler olmak üzere farklı bakışlarla yapılan ve üzerine mesai harcanan sosyal bilim faaliyetlerine saygısızlık etmektedir. Halbuki bu bilimi yalnızca pozitivist paradigma altında değerlendirmekten başka bir şey değildir. Ayrıca kimseye bir baskı yapılmamış ve sempozyuma sadece isteyenler katılmıştır ve beklenti olmasına rağmen katılımların çoğu da ilahiyat öğrencileri tarafından olmuştur, hatta bazı oturumlarda 10 15 kişi gibi az rakamlarda olmuştur. Buna rağmen katılan akademisyenler aynı hevesle anlatılarını sürdürmüştür. Bu sempozyumda inanç sorunları özelinde kişiler kendi inançlarını düşünmeksizin gerçekleşen sıkı bağlılıklarını sorgulamışken tıp fakültesine de kendi ideolojilerini önce sorgulamaları ve farklı paradigmalara açık olmalarını tavsiye ederiz.

  2. Spekülasyon veya çarpıtma olmadığını ben dışarıdan girip gören objektif bir dille yorumlamak istiyorum. Kesinlikle dayatmaların olduğu zorunluluğun olduğu bir ortamdır. Yazıyı kaleme alan arkadaşı tanımam etmem fakat gözlemlediğim kadarıyla personel zorunlu getirilmiş mesai kartı okutuyor öğrenciye yoklama şartı koşulmuş kart basıyor. İlkokul ortaokul düzeyinde yatılı öğrenciler getirilip hiç dinlemedikleri bir konuda saatlerce orada tutuldu. Kaldı ki bilimsel başlayan her konuşma sonrasında farklı yerlere çekildi dayatıldı. Yakın zamanda vefat etmiş bir kişi olan Neslican Tay’ın hastalığını sosyal medya gibi mecralarda dile getirirken Allah’ı dile getirmiş ya da getirmemiş olmasını insanların “inançları haricinde” yaşam tarzlarını burada anlamaları eleştirmeleri gereksizdi. Sempozyum beni ilgilendirmez ben çok farklı bir sebeple basın adına orada bulunmuş olsam da gözlem yapabilen eleştiren sorgulaysbilen bir birey olarak yazarı değil ama kaleme aldığı yazıyı kesinlikle destekliyorum. Dipnot olarak düşmeden edemeyeceğim servis olarak kullanılan otobüsler neden büyükşehir belediyesinin çok farklı bir projesi olan “büyükşehirle geziyorum” otobüsleri ve pankartları ile donatılmıştı? 🙂

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz