Yayınlanma:05 Ocak 2021 20:21 Güncelleme:05 Ocak 2021 20:21
Çok uzun süredir spor yapıyorum. Bu yolculuğumun kilometre taşlarından biri evde spor yapmaya başlamak oldu. Spor salonlarına gitmenin; grup halinde, diğer sporcularla birlikte spor yapmanın faydaları çok fazla. En nihayetinde sosyal hayvanlarız. Ama bence bu sosyal yönümüz, kendi kendimizle kalmakta zorlanmamıza ve benliğimizle iletişim kurmamızı zorlaştırmakta önemli bir rol oynuyor. Bazı aktiviteleri uzun süre grup halinde yaptığımızda içsel nedenselliğimizi bir yerlerde kaçırıyoruz. Kendimizin fikrini almayıp, diğerleriyle birlikte oluşturulan ortamın perspektifini yapma nedenimizin içsel merkez kaynağına oturtuyoruz. Beni kaybetmeye başlıyoruz.
Başkaları hangi aletleri kullanacağınıza, hangi sırayla gideceğinize karar verme sürecini sizin için gerçekleştirmiş oluyor. Çünkü bir aktiviteyi grup olarak yapmanın en can sıkıcı yanlarından biri esnekliğini kaybetmesidir. Herkese uyacak şekilde bir düzen oluşturulması gerekiyor. Bu da fedakarlık yapmak demek. İşte tam olarak bu aşamada “ben” sesi kısılmaya başlıyor. Sürecin parçası olmaktan çıkmak bu kadar hızlı gerçekleşiyor.
Pandemiden önce evde yapılan sporun istikrarlı şekilde devam ettirilmesinin mümkün olmadığını düşünürdüm. Çünkü ev spor yapma yeri değil. Beynimde o şekilde kodlamak o kadar zordu ki. Peki spor salonunda, spor yapmayı bu kadar çekici kılan ne? Oraya spor yapmak için gitmek. Başka hiçbir amaçla gidemezsin.
Bunu anladıktan sonra şunun farkına vardım: Ben spor salonuna her gittiğimde neden spor yaptığımı bilmeyerek gidiyordum. Kendimi dinlemeden, hedeflerimi belirlemeden, yeni bir şey deneyip denemeyeceğim üzerine düşünmeden sadece gidiyordum. Bu da motivasyonumu sahte ve geçici hale getirdi. Fit vücuda sahip olmayı ister misiniz? Sorusuna hepimiz evet deriz. Ama bu yeterli bir itici güç değil. Spor yapma nedenlerimizi kişiselleştirmediğimiz sürece kaybolmuş, etrafta annesini arayan bir çocuk seviyesinde kalacağız.
Ben uzun süredir spor yapmama rağmen motivasyonumu hem taze tutmaya hem de kaynağını gerçekçi tutmaya çalışıyorum. Alışkanlıktan yapıyorum, çok da ne yaptığımın, nereye gitmek istediğimin farkında değilim seviyesinde kalmak istemiyorum. Bunları şuan yazmam, pandemi nedeniyle evde spor yapmak zorunda kalmakla mümkün oldu. Bunun için müteşekkirim, artık kaybolmuş biri değilim.
Bahsettiğim gibi, evde spor yapamıyordum; motivasyon kaynağım yeteri kadar kuvvetli olmadığı için. Neden kalkıp kendime spor yapma alanı ayarlama zahmetine girmeliyim ki? İşte bu sorunun cevabını bulduğumda, itici gücümü kazandım. Ve bu itici güç bitmek bilmeyen karantina sürecinde spor salonu için hissettiklerimi eve taşımamı sağladı.