Yayınlanma:10 Haziran 2022 14:04 Güncelleme:22 Haziran 2022 20:02
Daha önce eski Şifre Haber tarafından gündeme getirilen, PAÜ Eski Rektörü Hüseyin bağ döneminde genel sekreter ve öğrenci işleri daire başkanına mobbing uygulanmasından ceza alan Pamukkale Üniversitesi, bu kez eski kardiyoloji anabilim dalı başkanı karşısında 3. Davayı da kaybetti.
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı eski Başkanı Prof. Dr. Havane Asuman Kaftan Tellioğlu, üniversite yönetimine karşı açtığı mobbing davasını kazandı.
Denizli İdare Mahkemesi PAÜ’yü tazminat ödemeye mahkûm etti. Daha önce Öğrenci İşleri Daire Başkanı Önder Kompas ile Genel Sekreter Tamer Ceylan idareye karşı açtıkları mobbing davasını kazanmıştı.
‘HER ŞEY TORPİLLİ ATAMAYLA BAŞLADI’
PAÜ’de mobbing cezasına uzanan süreç bazı akademisyenlerin FETÖ bağlantısı nedeniyle görevden alınmalarıyla başladı. Operasyonlar sırasında PAÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı’nda görevli 3 yardımcı doçent görevden alınınca boşluğu doldurmak amacıyla ilana çıkıldı. Sınava 19 kişi başvurdu.
Sınavda ilk iki sırada yer alan adaylar ile 17’nci sırada yer alan ve o sırada bir kamu hastanesinde çalışan Dr. Mehmet Koray Adalı atama için rektörlüğe önerildi. Üç kişilik jüride yer alan Prof. Dr. Dursun Dursunoğlu, Adalı’yı öneren isim oldu. O dönemde aynı zamanda vekâleten Tıp Fakültesi Dekanı da olan Rektör Hüseyin Bağ üç adayı atadı.
‘KAFTAN ATAMAYA İTİRAZ ETTİ’
Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Asuman Kaftan, Adalı’nın atamasının haksız olduğunu savunarak Denizli İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme, yapılan işlemi ‘kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka uygun olmadığı’ gerekçesiyle iptal etti.
Kararın tebliğinden 13 gün sonra üniversite yönetimi Kaftan hakkında ‘performans sistemini manipüle ederek haksız kazanç sağladığı’ yönünde şikâyet bulunduğu gerekçesiyle disiplin soruşturması başlattı. İddiaya göre soruşturma öncesi dekanlık ön inceleme yapmadı. Soruşturmada Kaftan’a kademe ilerlemesinin durdurulması ve aylıktan kesme disiplin cezası verildi.
PAÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı eski Başkanı Prof. Dr. Havane Asuman Kaftan (Ortadaki beyaz önlüklü)
‘ADRESE TESLİM KADRO’
Soruşturma açılmasından üç gün sonra 1 kardiyolog alımı için yeniden ilana çıkıldı. Bu alımda Adalı’nın asistanlık tez bitirme konusu kadro için ek koşul olarak belirlendi. Adrese teslim kadro ilanı üzerine Kaftan bir kez daha mahkemeye gitti. Mahkeme ek şartta Adalı’nın çalışma alanının tarif edildiğini gerekçe göstererek atamayı iptal etti.
Üniversite yönetimi iptalin ardından üçüncü kez ilana çıktı. Yine kişiye özgü ilanda Adalı’nın bir başka çalışması ek koşul olarak arandı. Kaftan’ın üçüncü başvurusu yerel mahkeme tarafından reddedilse de İzmir Bölge Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi istinaf başvurusunu kabul ederek, davanın reddini hukuka aykırı buldu.
Kararla Adalı’nın ataması üçüncü kez iptal edildi. İdare son olarak 2019 yılı sonunda bir kez daha ilana çıkarak yine Adalı’nın çalışma alanlarından birini ek koşul olarak gösterdi. PAÜ yönetimi üç kez kesinleşen mahkeme kararlarına uymayarak Adalı’yı bir kez daha atadı. Bu kadronun iptaline yönelik dava sürüyor.
‘BERAAT ETTİ AMA…’
Kaftan kendisi hakkında verilen disiplin cezasını da yargıya taşıdı. Haksız çıkar sağladığı yönündeki suçlamadan mahkeme kararıyla aklandı. İddialara göre mobbing süreci de bu tarihten sonra başladı. Mobbing davası başvurusunda Kaftan’ı sindirmek ve itibarsızlaştırmak için sistemli bir çalışma yürütüldüğü ifade edildi.
2018 yılı başında hakkında açılan disiplin soruşturması gerekçe gösterilerek Kardiyoloji Anabilim Dalı başkanlığı görevinden alındı. Yerine vekâleten bir başkası atandı. Kaftan idarenin kararına itiraz etse de görevine iade edilmedi. Bu sırada Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’na mahkeme kararlarını uygulamayan idare hakkında suç duyurusunda bulundu.
‘DİLEKÇE YAZDI, CEZA ALDI’
Süreç içinde Kaftan’ın yerine Adalı’yı öneren jüri üyesi Dursunoğlu, vekâleten Kardiyoloji Anabilim Dalı başkanlığına getirildi. Kaftan’a yönelik baskı, iftira ve eziyetin bu dönemde daha da arttığı dava dilekçesinde yer aldı.
Kaftan atamanın usulsüz olduğu gerekçesiyle dava açtı. Mahkeme atama kararının uygulanmasını durdurdu. Kaftan bu kez kararın uygulanması için idareye dilekçe yazdı. Dilekçede kullandığı ‘seçilmiş başkan’ ifadesi nedeniyle disiplin soruşturması başlatıldı. Savunması alınmadan uyarı cezası aldı. Toplam üç disiplin cezası alan Kaftan tümünü yargıya taşıyarak iptal edilmelerini sağladı.
‘BU KEZ MOBBİNG DAVASI AÇTI’
Yaklaşık 7 yıldır mahkemelerde mücadele eden Kaftan, tüm davalarını kazanınca Pamukkale Üniversitesi hakkında ‘mobbing’ davası açtı. Dava dilekçesinde sistematik olarak manevi tacizde bulunulduğu, mahkeme kararlarına uyulmadığı, çalışma ortamından soyutlanmak istendiği, çalışma huzurunun bozulduğu ve itibarının ortadan kaldırılması amaçlandığı ifade edildi.
Kaftan’ın istifaya zorlandığı, akademik çalışmalarının sekteye uğradığı, idari görevlerinden istifa etmeye zorlandığının da yer aldığı dava dilekçesinde; liyakat mücadelesi verdiği ve torpilli atamaya karşı çıktığı için mobbinge maruz kaldığı ifade edildi. PAÜ avukatı ise iddiaların asılsız olduğunu, açılan davaların kazanılmış olmasının mobbing uygulandığı anlamına gelmediğini savundu.
‘ÜNİVERSİTE TAZMİNAT ÖDEYECEK’
Mahkeme kararında Kaftan’ın soruşturma tehdidi altında bırakıldığı ifade edilerek; “Kişilik değerlerine ve sağlığına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlara maruz bırakıldığı tespit edilmiş olup sosyal ortamında eziyet edilmeyi içeren bir psikolojik tacize uğradığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır” denildi. Kararda idarenin işlemleri nedeniyle uğradığı zararın tazmini için PAÜ tarafından 20 bin lira ödenmesine hükmedildi.
‘PAÜ MANEVİ TACİZ KONUSUNDA SABIKALI BİR KURUMDUR’
Kaftan’ın ve birçok üniversite mağduru öğretim üyesi ve personelinin avukatı Bayram Can Çapar yaptığı açıklamada; “Yüce Türk Milleti adına karar veren mahkemelerin üstünde hiçbir güç, kurum, kuruluş veya makam yoktur. Davalı idarenin mahkeme kararlarına uymak dışında başka bir seçeneği olmadığı gibi bu yönde aksi duruma geçecek takdir yetkisi de yoktur.
Söz konusu davada görülmüştür ki; davalı idarece birçok defa yargı kararlarına uyulmamış, torpilli atamalar gerçekleştirilmiş ve torpilli atamaları iptal eden mahkeme kararları yönünde idari işlem tesis edilmemiştir. Bununla yetinilmediği gibi torpilli atamalara karşı liyakat mücadelesi veren müvekkilime karşı sistematik şekilde, kişilik haklarına zarar veren, istifaya zorlayarak bezdirmek maksatlı süren kişilik haklarına zarar veren iftira süreci haksız olarak başlatılmış ve sürdürülmüştür. Müvekkilimiz uzun bir sürece yayılan manevi taciz süreci yaşamış ancak asla pes etmemiştir. Bu PAÜ’nün üçüncü defa yargı kararıyla tescillenen bir manevi taciz olgusudur.
PAÜ mobbing ve manevi taciz konusunda sabıkalı bir kurumdur. Kamu kurumlarının yöneticilerine teslim edilen mühür hukuktan ayrıştığı sürece karşısındayız. Unutulmamalıdır ki; pişmanlık veyahut kandırıldık söylemi siyasetçiyi kurtarır ama kamu görevlisini yasal sorumluluktan asla kurtarmaz” ifadelerini kullandı.
BU KONUYLA İLGİLİ İLK MOBBİNG HABERİNİ OKUMAK İSTERSENİZ, AŞAĞIDAKİ GÖRSELE TIKLAYABİLİRSİNİZ…
Pamukkale Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde mobbing sebebiyle bir istifa daha
Bölümde 2013-2014 akademik yılında ÖYP ile atanan araştırma görevlileri ile birlikte 12’ye çıkan araştırma görevlisi sayısı 2023’te 8’e düştü.
Araştırma görevlilerinden Ayşe Bayrak Gafuryan özel sebeplerden bölümden ayrıldı. Diğer 3 araştırma görevlisinin bölümden ayrılma sebebi ise mobbing. Mobbingin kaynağı ise daha çok bölümdeki hocalar arasındaki çekişmeler. Bununla ilgili internete düşen PAÜ TDE Tımarhanesi başlıklı bir yazı bazı yerel haber sitelerinde gündeme gelmişti.
Mobbing sebebiyle bölümden ilk ayrılan araştırma görevlisi Ömer Uyan olmuştur. ÖYP ile atanan Ömer Uyan’ın danışmanı Süleyman Solmaz ile görüş ayrılıkları bulunuyordu. Ayrıca Süleyman Solmaz ile ortak yazdıkları makaleyi Süleyman Solmaz sadece kendi adıyla yayımlatmıştır. Bölümdeki hocaların aralarındaki çekişmeler sebebiyle bir gün Vefa Nalbant ile tartışma yaşaması da kendisini rahatsız etmiştir. 2015 yılında yüksek lisans tezini savunduktan sonra istifasını veren Ömer Uyan, Malatya’daki İnönü Üniversitesi’nde doktorasını tamamlamıştır ve günümüzde orada görev yapmaktadır.
Bölümden mobbing sebebiyle ayrılan bir diğer araştırma görevlisi ise Günsel Barış’tır. Danışmanı Ceyhun Vedat Uygur’un bölümde Vefa Nalbant, Abdullah Bağdemir ve Saadet Karaköse dışında hemen bütün hocalarla problemi vardır. Yüksek lisans tez savunmasında Uygur’un belirlediği jüriye Vefa Nalbant dışındaki bütün anabilim dalı başkanlarının itiraz etmesi sebebiyle tez savunması gecikmiş ve bu sebepten 1 yarıyıl kaybetmiştir. Ceyhun Vedat Uygur Manas Üniversitesi’ne gittikten sonra danışmanlığı önce o zamanki bölüm başkanı olan Yunus Balcı’ya, daha sonra Balcı Exeter Üniversitesi’ne gidince Mustafa Arslan’a geçmiştir. Mustafa Arslan tarafından ders ve danışman seçimi gibi konularda baskıya uğramıştır. Bunun akabinde Barış müstafi olarak bölümden ayrılmıştır. Bu konuya Denizli Muhabir adlı haber sitesinde İbrahim İmamoğlu’nun “komplolar çökerken özür dileyecek misiniz?” başlıklı yazısında değinilmiştir.
Son olarak, bölümdeki hemen bütün araştırma görevlilerine mesleği öğreten, hatta yeni araştırma görevlileri atanmadan önce bölümün bütün yükünü tek başına taşıyan Şeyma Gürleyen Akkaya mobbing sebebiyle istifa etmiştir. Ceyhun Vedat Uygur Manas Üniversitesine gitmeden önce Şeyma Gürleyen Akkaya’nın tez konusunu belirlemiş ve giderken en fazla 1 yıl orada çalışıp döneceğini söylemiştir. Buna rağmen 5 yıl Manas Üniversitesinde çalışmış ve döndükten sonra artık Turgut Tok ile çalışan Akkaya’nın tez konusunu kendisinin verdiğini öne sürerek savunmaya girmesine engel çıkarmıştır.
Bölümden ayrılan araştırma görevlilerinin uğradığı mobbing bunlarla sınırlı değil. Daha maruz kaldıkları birçok çirkin muameleye katlanmalarına rağmen yukarıda sayılanlar başa çıkılamayacak veya psikolojilerini etkileyecek durumlar olup artık işi istifa etme boyutuna kadar taşımıştır.