alper karagöz

Yayınlanma:13 Mayıs 2023 11:37 Güncelleme:13 Mayıs 2023 11:37

Selam size hanımlar beyler, Türk siyaseti içersinde aklı manyak olan, bu kadar kaos ve kirli politika içinde bir anlam arayanlar,

-İnandığı değerleri, partilerin yediği boklar yüzünden zedelenen ve neye inanacağına sapıtıp ille de bir şeye inanmak zorunda hissedenler, Menfaat ve çıkarların siyaset denilen çirkef düzeni yönettiği bu ülkenin delireyazan ve kutuplaştırılan kimseleri,

-İki aranın bir derenin evlatları, Selam size…

-Selam size körler sağırlar, birbirini ağırlayanlar- kuyu kazanlar, kuyuya düşenler, adam kayıranlar, makam koruyanlar, -Mevki pazarlıkçıları, seçim hokkabazları, oy birlikçileri, -Dar gelirliler, yüksek refahlılar, emekliler ve yaşa takılanlar…

-Selam size vergi mükellefleri, rekortmenleri, gelir adalet-siz-cileri… -Yorgun demokratlar, liberaller, kapitalin evlatları- Cumhuriyetçiler… -Selam size halkın adamları, halk düşmanları…

-Selam size bizler, geleceğin makam sahipleri, cumhuriyetin bekçileri; (ve saltanatın habercileri)

-Hepinize selam, sağcılar solcular, ne sağcıyam ne solcuyamlar…

Selam size nabza göre şerbetçiler, günün adamcıları, çarkını döndürenler, gemisini sürdürenler,

Ve en büyük selam size; “Adam mı var oy verelimciler…”

Seçim sürecinde, seçim-siz tavırların ille bir tarafa çekildiği, aday-lık süreçlerinin aday-sız-ca yürütüldüğü, kanunların kanun-suz-ca hiçe sayıldığı son 24 saatin içindeyiz.

Aylar boyunca üst kalemlerin sürekli yazdığı ve tükenmediği; bizlerinse manyak olup kavgalar ettiği bir seçim yarışını geride bıraktık. Birbirimizi yediğimiz yetmedi bir de bu hafta sonu için kaos teorileri, korku haberleri ve umut-suz-luk yaymaya devam eder olduk.

Teorik siyasetin pratik siyasete uymadığı ve “hiçbir şey olmadıysa bile illa ki bir şeylerin olduğu ve olacağı” yine günübirlik olağanüstü hâlin içindeyiz.

Fakat ömrümüzden ömür gittiği bu zor zamanlar, belki de yarınlarımızın bir kefareti, güzel ve aydınlık günlerin son kaçış noktasıdır belki de…

Bu kaçış noktası bir devrin sonundan, aydınlık ve daha güzel bir Türkiye’nin başlangıcı olacak belki de… Ya da,

Üstat Haldun Taner’in “Demokrasi, iki sırık hamalının bir ordinaryüs profesörü, üç çarşaflı kadının iki üniversiteliyi azınlıkta bırakabileceği bir çoğunluk rejimidir…” tespitini her seçimde olduğu gibi bir kez daha yaşayacak ve onayını vereceğiz…

Maalesef kabul etsek de etmesek de, bu rejim bir çoğunluk rejimi ve hatta günümüzde yalnızca; bir çoğunluk rejimidir.

Seçilecek adaylar, işinin ehli mi, makamlarına uygun mu, cart mu curt mu sorularının cevabını bilemeden sandık denilen delikli kutunun mürekkep çokluğu, bunun cevabını verecek.

Öyle ki, istediğimiz partilere ya da vekillere oy vermeyi düşünürken, boşa gidecek ve bir karşılığı olmayacaksa niye verelim modunda, çoğunluklu tarafta ve ittifakları desteklemek zorunda bırakılıyoruz. (Çünkü özellikle bu seçim, başka bir seçim…)

Böyle bir atmosferde bunun adının seçim mi yoksa seçim-siz-lik mi olduğunu bir kenara bırakırsak yine de, asıl patronun “BİZ” olduğunu unutmamalıyız.

Neticede “bitecik” oy hakkımız var ve tecelli edecek olan adaleti, geleceğimizi, hâlâ bir parça kalan umutlarımızı tazeleyecek olan tek şey; yalnızca “bi tecik oy”

Ve bu bir oy, -tartışılsa bile- cumhuriyet rejiminin en değerli ve Ulu Önder tarafından bize bırakılan bir emaneti… Bu yüzden bu emanete sahip çıkmalı, bekçisi olmalı, ve de yarınlarımızın sorumluluğunu almalıyız.

Başka söyleyecek çok şey olsa da, kelime kalabalığı yapmadan eksik kalan selamları da, diğer arkadaşlara ileterek; yarının daha güzel bir olacağına inanç ve temenni içinde sevgilerimi sunuyorum.

Umarım bu bahar, yarınlara bir güneş gibi doğar…

6.5kTakipçi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz